Engellinin Manevi Hayatı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Engellinin Manevi Hayatı

Engellinin Manevi Hayatı
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Kimin Ayıbı Acaba?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
kucukdunyam

kucukdunyam


Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 11/03/09

Kimin Ayıbı Acaba? Empty
MesajKonu: Kimin Ayıbı Acaba?   Kimin Ayıbı Acaba? Icon_minitimeÇarş. Nis. 01, 2009 2:20 pm

Kimin Ayıbı Acaba?


İzmir Büyükşehir belediyesinin açmış olduğu 7 kişilik engelli kadrosuna,4435 kişi başvurdu.Bu kimin ayıbı acaba?Hepsi bir umut,bir ekmek için bu çabalar.Ama bu şans 700 kişide 1 kişiye gülecek.Gerçekten çok gülünç.Engellileri bu hale getirenler,umarım bu hallere düşerler.Asıl engelliler sanırım dalga geçenlerdir..Kamuda engelli açığı tahmin edilmeyecek kadar,buna rağmen sadaka verir gibi 5 veya 6 lık kontenjanlar açmasını bilirler.Daha ne zamana kadar engellilerin umutları boşa dönecek.Kaç hükümet değişti.kurumlardaki engelleri açıkları aynı.her nedense seçimlerde hatırlanırlar.Adeta köprüyü geçene kadar af buyurun ayıya dayı demek gibi birşey...daha ne zamana kadar bu açıklar açık kalacak..Oysa kurumlara caydırıcı cezalar verilip uygulansa kararlı kararlı alınırsa,inanıyorum ki hiç bir engelli boşta kalmıyacak...Yazık değil mi bu insanların umutlarıyla oynamak?Kimin ayıbı acaba?

İslamda engelli hakları

insan, varlıklar arasında en üstün bir konuma sahiptir. İster ruhen ve bedenen sağlıklı, isterse müptelâ olduğu bir rahatsızlık sebebiyle engelli olsun, islâm’ın anlayışına göre bütün insanlar saygı ve hürmete lâyıktır.

engelliler konusu üzerinde bıkmadan, usanmadan durulması gereken bir konudur. bugün dünyada engelli nüfusu 500 milyonu aşmış bulunmaktadır. esasen engelliler konusu temelde bir insan hakkı meselesidir. bu anlamda, engelli insanlar ile diğerleri arasında haklara sahip olma açısından da bir ayırım söz konusu değildir.

yasalara göre zihinsel ve bedensel engelliler toplumsal hayatta sağlıklı insanlarla eşit haklara sahiptir. “bedensel ve zihinsel engelleri nedeniyle insanlar arasında ayırım yapılmasına izin verilmeyecektir” vb. ilkelerle engelli hakları; insan hakları evrensel beyannamesi, gibi çeşitli uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır.

ancak günümüzde; sorunların çözümü, sorunun tartışılması ve gündemde tutulması ile gerçekleşmektedir. özellikle bu konuya ilişkin yapılacak her tür katkıya ihtiyaç duyulmaktadır. konuyu gündemde tutmak ve bu sosyal yaranın iyileştirilmesi yada giderilmesine dair her tür çalışmaya destek vermek temel görev olarak algılanmalıdır.

islâm’da ‘hayat’ hakkı esas olduğundan engelli olmak eşit yaşama prensibini de ortadan kaldırmaz. “allah herkesi ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutar...”[kuran: 2/286], “allah size kolaylık diler, zorluk dilemez” [kuran: 2/285] gibi ayetlerle kolaylığı genel bir ilke olarak kabul eden islâmiyet, engelli kimselere de güçlerinin yetmeyeceği şeyleri yüklememiştir. bu sebeple mesela ağır zihinsel engelliler ibadetle yükümlü değildir.

toplumun her kesimi ile ilgilenen hz. peygamber ’in, zihinsel engellilerle de ilgilenmiş ve onları ihmal etmemiştir. nitekim, akıl hastalarının dini yükümlülüklerden muaf tutulduklarını şu sözleri ile dile getirmişlerdir: “üç kimseden sorumluluk kaldırılmıştır: buluğ çağına erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan ve şifa buluncaya kadar akıl hastasından.” [buhari, ebu davud ve tirmizi] bu hadis, zihinsel engellilerin sorumluluklarının çerçevesinin belirlenmesinde temel teşkil eden başlıca delillerdendir.

ibadet yerine yürüyerek gidemeyecek derecede hasta olan kimseler, kendilerini götürecek birisi olsa dahi ebu hanife'ye göre cuma namazını kılmakla yükümlü değildir. yine, farz namazları ayakta kılmaya güç yetiremeyen kimselerle, ayakta kıldıkları takdirde başka bir rahatsızlığı oluşan veya hastalığının artması, ya da iyileşmesinin gecikmesi söz konusu olan kimseler, namazlarını oturarak kılarlar. rükû ve secde yapmaya güç yetiremeyen kimse ise namazını îmâ ile kılar.

islam peygamberi hz. muhammed insanlara engelli-engelsiz oluşuna göre davranmazdı. görme engelli olan abdullah ibn ümmi mektumu müezzin olarak görevlendirmişti. hz. peygamber, bizzat engellilerle ilgilenmiş, onlara güçlerinin yetmediği alanlarda görevlendirmemiş, yeteneklerine göre kamusal alanda vazife vermiş, topluma kazandırmaya çalışmış; engellileri başkalarının maddi manevi yardımına muhtaç bir tabaka olarak görmemiştir.

insanın görme işitme, konuşma vb. bir yetisinin olmaması elbette kişi için bir meşakkat ve oldukça zor bir durumdur. ancak hz. peygamber, engelli olup da sabredenlerin cennetle ödüllendirileceğini bildirmiştir. bir kudsi hadisde; “herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum bırakmak suretiyle imtihana tabi tuttuğumda, sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm” [buhari, merda, 7] buyruluyor.

hz peygamber, durumlarına göre engellileri mesleki hayattan ve çalışmaktan alıkoymamış, bilakis onların ticaret yapmasını kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. bununla birlikte, engellileri mazeretleri sebebiyle güç yetiremeyecekleri işlerden de muaf tutmuştur.

ibn abbas, ata b.ebi rebah’a; “sana cennet ehlinden bir kadını göstereyim mi?” dedi. ata; “evet, göster” dedi. ibn abbas; “işte, şu siyah kadındır ki; bu kadın, hz. peygambere geldi ve “sara hastalığım tutuyor ve üstüm başım açılıyor. iyileşmem için allah’a dua edin” dedi. hz. peygamber; “istersen sabreder, cennetlik olursun; istersen sana afiyet vermesi için allah’a dua ederim” dedi. bunun üzerine kadın; “o halde sabredeceğim. ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz” dedi. hz. peygamber de ona dua etti.” [buhari ve müslim]

hz. peygamber, sağlıklı insanların engellilerle ilişkilerini yönlendiren ahlaki düzenlemelerde de bulunmuştur. nitekim, görme engelli bir kimseye yol göstermeyi, işitme ve konuşma engelliye söz anlatmayı sadaka olarak değerlendirmiştir. [ibn hanbel, 169]

hayatımızda bizi sevindirecek ve huzur duyacağımız şeylerle karşılaşmamızı nasıl doğal buluyorsak, bizi üzecek bir durumla karşılaşmayı da normal bulmalı ve sabretmeliyiz. bu durumda bize isabet eden bir hastalığı tabii karşılamanın en iyi yolu, sabırdan geçer. nitekim hz. peygamber; “yorgunluk, hastalık, tasa, üzüntü, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar, müslümanın başına gelen her şeyi, allah bağışlama vesile kılar.” [buhari ve müslim] sözüyle bu müjdeyi vermektedir.

geleneğimizde ise yunus emre'nin veciz ifadesiyle, “yaratılanı severiz, yaratan'dan ötürü” anlayışının doğrultusunda, tarih boyunca engelli insanlara karşı yakın ilgi ve şefkatle yaklaşılmıştır.

sonuç olarak çağımızda, engellilerin kendi kendine yeterli hale gelmesi, belli bir bilgi ve kültür düzeyine ulaşması, meslek edinerek üretken hale gelmesi ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurarak toplumsal hayata katılmasının sağlanması hususunda herkese görev düşmektedir.

bireylerin, hayatının her döneminde, çeşitli nedenlerle engelliliği yaşayabileceğini düşündüğümüzde, engelliler için yapılacak olan çalışmalara, engelli olan ve olmayan herkesin tam katılımının sağlanması gereği ortaya çıkmaktadır.

engellilerin haklarına saygı ve onlara gereken ilginin gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Onlar, daima toplumun ayrılmaz birer parçası halinde görülmelidir.

Ne mutlu, karşılaştığı bütün zorluklara sabrederek mutlu sona erişenlere!..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Şerife Çağ
Admin



Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 28/02/09
Yaş : 38
Nerden : Burdur

Kimin Ayıbı Acaba? Empty
MesajKonu: Geri: Kimin Ayıbı Acaba?   Kimin Ayıbı Acaba? Icon_minitimeÇarş. Nis. 01, 2009 4:18 pm

Evet çok zor insanlarımız çok değişmiş diyorum ben bu habar için teşekkürler Kucukdunyam


Sabır edelim Allah sabır edenlerle beraberdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://Engellinin.Manevi.Hayatı
 
Kimin Ayıbı Acaba?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Engellinin Manevi Hayatı`nı Kimin Sayesinde Buldunuz (Yani Sitemizi)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Engellinin Manevi Hayatı :: Serbest Konular :: Güncel ve engelli haberleri-
Buraya geçin: