Engellinin Manevi Hayatı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Engellinin Manevi Hayatı

Engellinin Manevi Hayatı
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Canlı Bir Kur'an Olabilmek...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
BenGiSu

BenGiSu


Mesaj Sayısı : 28
Kayıt tarihi : 12/03/09
Nerden : Kütahya

Canlı Bir Kur'an Olabilmek... Empty
MesajKonu: Canlı Bir Kur'an Olabilmek...   Canlı Bir Kur'an Olabilmek... Icon_minitimePerş. Mart 12, 2009 3:41 pm

İnsan için vaad olunan dünyâ ve âhıret seâdeti, ancak Kur'ân'a râm olabilmek mukâbilindedir. Her hakîkat Kur'ân'da gizli, her seâdet îmânda zâhirdir. Cihânın en hayırlı ve mes'ûd insanları, Kur'ân gölgesi altında toplanan, onun hayat nûru ile nûrlanan ve onda fânî olanlar, yâni canlı bir Kur'ân hâline gelebilenlerdir. Âyet-i kerîmede Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem- hakkında buyurulan:

"(Ey Rasûlüm!) Şüphesiz ki sen, yüce bir ahlâk üzeresin!.." (el-Kalem, 4) beyânındaki hakîkati anlamak için Hazret-i Âişe'ye:

"-Rasûlullâh -sallâllâhü aleyhi ve sellem-'in ahlâkı neydi?" diye sorduklarında mü'minlerin annesi, bu yüce ahlâkı şöyle ifâde etmiştir:

"O'nun ahlâkı Hazret-i Kur'ân idi..." (Müslim, Kitâbu's-salât 746)

Bu bakımdan:

"Rahmân (çok merhametli olan Allâh), Kur'ân'ı öğretti. İnsanı yarattı. Beyânı öğretti." (Rahmân, 1-4) âyetlerinin îzâhında:

"Cenâb-ı Hakk, Kur'ân'ı öğretmek için insanı yaratmış ve beyânı da ona Kur'ân'ı anlaması için öğretmiştir." denilmiştir.

Zîrâ Allâh Teâlâ'nın, bu âyet-i kerîmelerde evvelâ Kur'ân'ı öğretmesinden, sonra da insanı yaratmasından bahsedişi, yaratılış hikmetinin mecâzî bir ifâdesidir. Bu ifâdede, insanın hilkat gâyesinin, sırf dîn ve ilim olduğunun bilinmesi ve Kur'ân'a karşı mes'ûliyetin idrâk edilmesi vardır. Çünkü insan denilen bu varlığın haysiyet ve şerefi Kur'ân ile gerçekleşir. Dolayısıyla insana verilen beyân selâhiyeti de, ilâhî tâlimâtı almak, muhabbet, hikmet ve gaybî tecellîlere mazhar olacak canlı bir Kur'ân olabilmek hikmetine binâen ihsân edilmiştir. Çünkü dünyevî ve uhrevî seâdetin esrârı, Kur'ân-ı Kerîm'de dercedilmiş ve o kitab-ı ilâhî bizlere bir hayât kitabı ve bir kurtuluş reçetesi olarak takdîm buyurulmuştur.

Rahmân olan Allâh'ın insanlığa rahmetinin en büyük tecelligâhı olan Kur'ân, beşeriyyet için kıymet ve değeri târiflere sığmayacak derece ulvî ve büyük bir nîmettir. O, insan ve kâinâtın temel kanun ve kâidelerinin en mükemmel ve en doğru tercümânıdır. Levh-i Mahfûz'dan indirilmiş yegâne hidâyet rehberidir.

Kur'ân, bizi tefekküre dâvet ediyor. Düşünmemiz için gafletten uyandırıyor. "İnsan nedir?" Aslı nedendir? Varlığı nasıl başlamıştır? Ona Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 'ın inceliklerini kim öğretmiştir?" suâllerinin ilâhî cevaplarını veriyor.

Kur'ân'ın en mühim berekâtından biri de, insanı içinden uyandırmak, dış güzelliklerle hislendirmek, âfâk ve enfüs cilveleri içinde onu Rabbinin muhabbetine çekmektir. Rahmân, bilumum kâinât sahnesindeki nîmet, ibret ve kudret akışlarını insana sergiler. Zîrâ insan, Rabb'in bir kudret nişânesi ve îcâd bedîasıdır.

Kur'ân'ın tefekkür âlemine giren fert: "Bu cihân nedir? Bu dünyâ mekânına nereden ve niçin geldim? Ömür takvîmindeki fânî günlerin hakîkati nedir? Yaşayanların istikbâli olan ölüm ve toprak fırtınasının hikmeti, velhâsıl kimin nesiyim, nasıl yaşamalıyım ve nasıl ölmeliyim?!" suâllerinin mâhiyetini çözer ve rızâ-yı ilâhî istikâmetinde ebediyyet iklîmine hazırlanır.

Mü'mine:

"Kur'ân istikâmetinde yaşa, onun ahlâkı ile ahlâklan ve müslüman olarak rûhunu teslîm et!" tâlimâtını veren Kur'ân-ı Kerîm, nûr ve zulmeti yaratan Allâh -celle celâlühû- tarafından insanları nûra çıkarmak için kalb-i Muhammediyye'ye inen bir kitâb-ı ilâhî'dir ki, insanın hayâtı, itmi'nânın rûhu, yerlerin ve göklerin lisânı, seâdet güneşi ve bereket hazînesidir.

Kur'ân ile hâllenmede, itmi'nân ve vicdân huzûru; onun tecellîleri ile hem-hâl olan mü'minde de nâmütenâhîlik vardır. Ondan dolayıdır ki Kur'ânlaşan mü'minlerin kalpleri; Allâh'ın saltanatının, hudûdu çizilmez semâlarıdır.

Kur'ân'ın ihtişâmına bürünen, Kur'ânî hakîkatlerin cennetinde yaşayan ve Kur'ânî incelikleri, kalplerinin derinliklerinde hisseden ashâb-ı kirâmda bu husus ne güzel tebârüz etmiştir.

Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Nisâ Sûresi'nin:

"...Kim kötü bir iş yaparsa cezâsını çeker!.." (Âyet, 123) meâlindeki âyeti nâzil olduğunda son derece büyük bir iç titreyişiyle Allâh korkusundan:

"Belim kırılır gibi oldu, kasıldım kaldım..." (S. Uludağ, Kelabâzî, Taarruf, s. 113) buyurmuştur.

Bir gün Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, bir evin önünden geçerken hâne sâhibinin dışarılara kadar taşan bir sesle Tûr Sûresi'ni okuduğunu duydu. Adam:

"Rabbinin azâbı hiç şüphesiz vâkîdir, onu def edecek hiçbir şey de yoktur." (et-Tûr, 7-Cool âyet-i kerîmesine gelince Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, binitinden indi, bir müddet duvara yaslanarak dinledi. Sonra bu âyetin îkâzındaki şiddetin tesiriyle evinde bir müddet hasta yattı.

Hazret-i Ömer'in şu ifâdesi de, ne düşündürücüdür:

"Bakara sûresini oniki senede hatmettim, bir şükür kurbânı kestim!.."

Çünkü O'nun Kur'ân'ı okuyuşu, sadece lafızlarını telaffuzdan ibâret değildi. Bu okuyuş, Kur'ân'ın hikmet ve esrârına vukûfiyet kesbederek, oradaki ilâhî nükteleri kavrayarak ve yaşayarak bir okuyuştu. Çünkü gerçek mânâda Kur'ân'dan istifâde etmek, ancak böyle mümkündür.
Kur'ân ahlâkı, çok derin ve yüce bir hâldir. Gönüller, Kur'ân'la yoğrulabildiği ölçüde ve ihlâsları derecesinde ondan nasîb alırlar. Bu nasib, kiminde az, kiminde vasat, kiminde ziyâdeli olmak üzere pek muhteliftir. Yâni gönül farkına göredir.

Medîne-i Münevvere'de meskûn Şamlı Abdullâh Efendi vardı. Sâmi Efendi Hazretleri'nin gönül bahçesinde yeşeren müstesnâ kimselerdendi. Bu zâtın, Kur'ân'a olan muhabbet ve aşkı bambaşka idi ve her hâliyle Kur'ân ahlâkına bürünmüştü. Öyle ki, onun Kur'ân'a olan iştiyâk derecesi, ümmî olmasına rağmen kendisine Hakk katından bir gecede hâfızlık verilmesi gibi bir nimetle lutuflandırılmıştı. Hâfızlık, Kur'ân-ı Kerîm'in mûcizelerinden olduğu hasebiyle bu şekilde, yâni bir gecede hâfız olmuş kimseler, müşâhede edilegelmiş lutuf tecellîleridir. İfâde ettiğimiz gibi bu husus, gönül âlemiyle alâkalıdır. Nitekim Şamlı Abdullâh Efendi'den, bir defasında hıfz geri alınmış ve o mübârek şahsiyetin bu lutfa yeniden kavuşması, nice hicranlı gözyaşlarının ardından tahakkuk etmiştir.

Bu hâdise, Kur'ân-ı Kerîm'in sayısız fayda ve tecellîlerinden sadece biridir. Melekleri ilâhî hazlara garkeden, hattâ diğer mahlûkâtı bile tesir altına alıp duygulandıran Kur'ân, kimbilir nefsâniyetten kurtulmuş, nûrâniyete bürünmüş bir gönle sırlarını nasıl fâş eder!..

Onun için Kur'ânî lutuf ve esrâra nâil olabilmek yolunda gönüller canlı bir Kur'ân hâline gelmelidir.

Canlı bir Kur'ân olabilmekse, Kur'ân'ı en güzel şekilde öğrenmek ve yaşamak ile başlar. Bu da; Kur'ân'ın ilim iklîmine girmek, onun hikmet deryâsına dalmak, ibret manzaralarından ders almak, irfân sofrasından gıdâlanmak, ihsân ufkuna yönelmek, musibetler karşısında sabır silâhına sarılmak, ilâhî programa rızâ hamuruyla yoğrulmak, teslîmiyet menbaıyla dolmak, hizmet pınarından içmek ve içirmek, fedâkârlık libasını kuşanmak, muhabbet sarayına dâhil olmak, hakkı ve sabrı tavsıye yolunu tutmak, infâkı tabîat-i asliyye eylemek, istikâmet üzere amel-i sâlihlerde bulunmak, hâsılı gönlü dikensiz bir gül bahçesi hâline getirerek Hakk'ın muhabbet nazarına mazhar kılabilmek demektir. Buna muvaffak olanlar, yâni canlı bir Kur'ân hâline gelenler, ez-cümle onun ilmiyle âmil, hikmetiyle kâmil olurlar. Böylece ârifler, sâlihler, zâhidler, âşıklar ve sâdıklar kervânına dâhil edilirler. Dolayısıyla hayatımızın her noktasına Kur'ân'ın nûrunu aksettirmek ve gönüllerimizi onun kevseriyle nasiplendirerek ebediyyete yönelmek, sonsuz seâdetimizin yegâne vesîlesidir.


Osman Nuri TOPBAŞ


Yâ Rabbî! Kalblerimizi Kur'ân-ı Kerîm'in ilim, hikmet, nûr ve sürûruyla süslemek suretiyle bizleri canlı bir Kur'ân hâlinde İslâm'ı yaşayan peygamber âşıklarından eyleyip bütün bir ömrümüzü istikâmet üzere devam ettir! (AMİN)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Şerife Çağ
Admin



Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 28/02/09
Yaş : 38
Nerden : Burdur

Canlı Bir Kur'an Olabilmek... Empty
MesajKonu: Geri: Canlı Bir Kur'an Olabilmek...   Canlı Bir Kur'an Olabilmek... Icon_minitimeCuma Mart 13, 2009 5:49 pm

Aminnn Bengisu Allah razı olsun



Paylaşım için teşekkürler Wink
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://Engellinin.Manevi.Hayatı
 
Canlı Bir Kur'an Olabilmek...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kuran`da Engelliler
» Kuran`da Selamlaşmanın Önemi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Engellinin Manevi Hayatı :: Dini Konular :: Kuranı kerim-
Buraya geçin: